Sevgili
kiraz ağacım,
Melisa çayım
yanımda, sen karşımda, yıldızlı bir gökse tam üstümde. Acemi ve çaresizce
oturuyorum balkonda. Yıldızlardan başka her şeyi düşünüyorum. Oysa hepimiz
biliriz ki yıldızların altındayken yalnızca yıldızları düşünmek gerekir. Hayır,
aslında hepimiz bilmiyoruz değil mi? Sen, ben bir de Barış Bıçakçı işte. Bu
kadarız. Üç kişi. Üçümüz de acemi. Üçümüz de çaresiziz belki de. Gerçi yanıma
yoldaş arıyorum belki de ben. Çünkü senin kirazların da çiçeklerin de acemi
olamayacağın güzel o ise çaresiz olamayacak kadar güzel yazıyor.
Ben yine
ortada kaldım. Ben ne yapıyorum? Ne yapıyorum ben şu güzelim yaz gecelerini
düşüncelerimle kirletmekten, hüzne boyamaktan; dert yanmam bu sefer deyip her
seferinde dert yanmaktan başka? Ben söyleyeyim hiçbir şey.
Oysa insana
o kadar az denk gelir ki senin gibi bir kiraz ağacı ile rastlaşmak. Ay ışığında
parıldayan yaprakların ve Güneşle parlayan kirazların var.
Şehrin en
güzel kirazları.
Kimi ekşi
bulur yemez; oysa ben şahidim çabana. Öyle olsunlar istemezdin sen… Elinden
gelse ballar koymak isterdin içine ama hay aksi. Kirazların ekşi; ekşi
kirazları da yiyebilecek diller, damaklar arıyorlar. Bulamazlarsa da sorun yok.
Kuşlar yer, börtü böcek yer; yere dökülür toprağa can olur.
Canım kiraz
ağacı, yine ne anlatıyorum. Güya burada sitem etmeyecektim. Dert yanmayacaktım
sana. Hayat nasıl gelişi güzelse nasıl hayatsa öyle yazacaktım ben de sana. Ama
işte görüyorsun. Olmuyor. İçim mi uluk, kokuşmuş acaba benim diye düşünüyorum
bazen? Ya da çok mu önemsiyorum kendimi?
En sevdiğim
oyun hala saklambaç.
Kim sobeleyecek beni kiraz ağacım? Akşam ezanı
okundu herkes dağıldı, evine döndü. Şair o soruyu sordu tabi: “Neden eve
dönmekten ibarettir hayat?”
Kiraz
ağacım; seni tebrik ederim. Bombozkırın ortasında çiçek açmak kolay iş değil. Hem
de hiç değil. Gelsinler görsünler bu kahverenginin bu tozun dumanın içinde
nasıl da açtın apak ve nasıl da yetişkin kan kırmızı. Ben bilirim. Bana
sorsunlar.
Ben bilirim
bozkırda yetişmez hiç iyi bir şey. Sevgi de yetişmez; merhamet de. İyi adına
aklına ne geliyorsa kurur burada. Kurumadı diyelim bir kuraklık gelir; alır
insan boyunun ölçüsünü. Aşık mı oldu? Terk edileceksin. Kinyas mısın? Kardeşin
ölecek. Kitabını alacak üniformalılar. Elinde yalnızca bir öykü kalacak.
Birilerini mi seviyorsun, arkadaşların mı var? Bozkırın rüzgarı alıp uçuracak
hepsini. Acemi ve çaresiz hissedeceksin yıldızların altında. Bir kiraz ağacı
değilsen eğer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder