24 Ağustos 2019 Cumartesi

burası bizi öldürmeye çalışanların ülkesi.





yanlış yazmışım aslında.
burası bizim yaşamamızı istemeyenlerin ülkesi.
ölmek de kurtulmak çünkü bir nevi, varlığını bile kıskananların yanında ne yapacaksın?


*
ellerim titriyor ve bulanıklaşıyor görüntü.

19 Ağustos 2019 Pazartesi

deneme bir ki.



şöyle oldu: ben yazmayı unuttum. 
şaka değil, şeytan aldı götürdü sanki hayattaki en çabuk ulaşılabilir eğlencemi.
üzüldüm mü? onu bile bilmiyorum.
bu aralar ne hissediyorum çok kestiremiyorum. içime bakamıyorum.
içimin aynalarının sırrı yok kaç zamandır.
tuttuğum günlükler bile gelir gider defteri gibi sadece toplama çıkarma yapıyorum.
velhasılı kelam. olan oldu.
giderek sıkıcılaşıyorum.
yirmiüçüncü yaşımdan beklediğim de tam olarak buydu.
ha ri ka.

*

Herkesin kendine ait bir odası olmalı diyor çakıl taşlarını ceplerine doldurup intihar eden kadın.
 Ben böyle düşünmüyorum. 
Bence herkesin kendine ait bir balkonu da olmalı.
 Oda kolay, oda bulunur. Ama ya bir balkon?

*

yirmiüçüncü yaşımdan beklediğim başka bir şey de neydi biliyor musun?
kendime aptal sorular sormadan da yaşayabilmek.
geleceğe akan zamanın içinde kaybolarak hiçbir yargının kenarından bile geçmeden bir şelale gibi yaşayabilmek isterdim.
yapabildin mi diye sorulmasın çünkü bu yaş yenilmenin yaşıymış.
yoksa insan neden aynı anda hem tüm dünyayı kurtarabilecek güçte hem de dünyanın en başarısız insanı gibi hissetsin değil mi?

*

tam gitmeye karar verdiği anda ölen ve sıkıcı şeyler yazan rus beyle dalga geçerdim hep.
günün sonunda ona benzeyeceğimi, insan neyle yaşar diye sorup duracağımı kim bilebilirdi ki? 
hayat işte.
garipliklerle dolu.

iki kabus.

bir. elli yaşındayım. otuzlarımın başında, sırf  yalnız kalmamak için makul bulduğum bir adamla evlenmişim. adam kel ve göbekli ama benim se...