24 Mayıs 2018 Perşembe

uyu.










çok yoruldun. çok yordular seni, canını dişine taktın yok yere öyle değil mi? bazen keşke beni de yorgun atları vurdukları gibi vursalar diye düşündün. kaçacak deliğin, gidecek yerin; şurada azıcık kestireyim'in yoktu da hiç... dünya'yı ölünce biten bir maraton sandın. yatay gitmesek de olur, hay aksi bunu hiç düşünemedin.

oysa uyku tam da bunu yapıyor. alice'i hatırla. uyku ona aşağı doğru bir düşüş bahşetmişti. sana da öyle olur belki. yatayda yol almak mümkün değil madem biz de dikeyde yolculuk yapalım. yukarı çıkmanın ihtimalinden bile bahsetmedim çünkü bilirsin ihtimali bile çok uzaktır.

haydi, kapatıver gözlerini. nice zorluklar ve yokuşlar gördün. nice yollar aştın tek gözünü kırpmadan. insanız. bileklerinde prangalarla gittiğin o uçurum çok korkuttu seni. kiminle konuşsan orada buldun kendini, bazen de bile isteye gittin; o uçurum olabilmek için. her uçurumun ve her şiirin sonu aynı dizeyle bitti ama: "hiç bir şeye yetememek yetiyor canımı yakmaya."


koy başını omzuma, birazdan düş perisi gelip seni alacak.


orada çok güzel şeyler var biliyor musun? her şeyi mümkün kılabilirsin. şiirlerden uçurtma yapabilirsin mesela, denizi battaniye yapabilirsin; çok mutlu olabilir, kendine yara bandı olabilirsin.

tek bir kapak var bunlarla aranda. olmayacak şeyler bahçesinin güzel çiçeği, 

dinle bu lafımı; biraz acı ve kekremsi ama gerçek. buraya ait değilsin sen. düş perilerinin peşinden bunca koşmandan bil bunu. soluk almayana değin kaçır kendini; o uçurumun başına her geldiğinde, o şiiri her veremeyişinde, kalbinin her kırılışında, boğazındaki her düğümde daha sıkı yum gözlerini...

uyandığında her şey aynı olacak garantisi veremem hiç. hele dünya'nın değişeceğini hiç söyleyemem. ama kim bilir sen, beyaz bir tavşanın peşine düşersin. bir ihtimal değişmiş uyanırsın. kim bilir bir kuyuya düşersin ve mısır'a sultan olarak uyanırsın. 

bulutlardan bir gölgelik yapacağım sana. battaniyen hazır; pamuk şekerden ördüm. ninnin de benden al bak. 

"uyusun da büyüsün, uçurumlara yürüsün, düşecek gibi olursa, kuşlarla düşülsün"



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iki kabus.

bir. elli yaşındayım. otuzlarımın başında, sırf  yalnız kalmamak için makul bulduğum bir adamla evlenmişim. adam kel ve göbekli ama benim se...