18 Ekim 2018 Perşembe

bizim büyük ev-sizliğimiz.






"Güzel yerler var oradalar ve hiçbiri sana ait değil. Olmayacaklar da. "

İşte gerçek bir evsiz olabilmek için ihtiyacınız olan iki cümle, ikisi bağlaç olan dokuz kelime. Bu iki cümleye şunlar da eklenebilir mesela. Yuva ya da ev ne dersen işte ona sahip değilsen asla bir kuş olamazsın. Bence en kötüsü  bu. Kim soluğu bir kuş gibi olsun istemez ki...

Ya da ne bileyim; biletlerin olacak senin. sırt çantaların, gitarların, sevdiğin adamlar... Ama hiç birini koyamayacaksın hiçbir yere. Yanında taşıman gerekecek ne varsa. Yanına hep asgari şeyler alman gerekecek. Boyundan büyük yüklerin altına girmek isteyeceksin; olmayacak. Olmaz. Ağlaya ağlaya, zorla ardında bırakacaksın çoğu şeyi. Vazgeçmek ne demekmiş, yolda olmanın aslında varacak yerin olmadığından olması ne demekmiş anlaman gerekecek. Kimler akşam ezanı okunmadan eve dönmek zorunda, seni kimler başıboş sokaklarda bir başına koyup gidecek... Öğreneceksin hepsini. 

Merak etme; bir noktadan sonra çetele tutmaktan da vazgeçeceksin. Üzüntülerin çok yer kaplamasın, oraya da bir şeyler sığıştırırsın sen.


 Sen sormadan söyleyeyim. En hazır olmadığın zaman da öğreneceksin üstelik bunları. Canın yanacak. Canın sıkılacak. Canın gerçekten ve çok yanacak. Kimin umru bu?

İkisi bağlaç olan dokuz kelimeye ekleneceklerden biri de şu:
 Bu, bir evinin olmaması hali değil yalnızca... Olay başını sokacak bir çatı değil. Bir yastığın da olmuyor mesela, kahve kupan ne bileyim çamaşır asmak için kullanılan mandalın, kitaplığın olmuyor. Hatırladığın tüm alıntılar kafanda dönüyor. İşte tam da bu yüzden. Açıp içine bakamadığın o kitap yüzünden; dümdüz yatmaya alışman yüzünden. Tam da bu yüzden işte. 



Kendine bir kabuk geliştireceksin. İstemeden olacak bu. Kaplumbağalar yeşil ve haklı. Onlar uzun yaşarlar; hem evsizliğe hem uzun hayata da işte kabuklarla dayanıyorlar. Ben hiç intihar eden kaplumbağa görmedim. Sen gördün mü? 

En çok sevdiğin şey işte o kabuk olacak. Belki de bir süre sonra yalnızca o kabuğa sahip olacaksın. 
Evin yok; kabuklarını da evin sanacaksın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iki kabus.

bir. elli yaşındayım. otuzlarımın başında, sırf  yalnız kalmamak için makul bulduğum bir adamla evlenmişim. adam kel ve göbekli ama benim se...