4 Temmuz 2023 Salı

mektup yazmanın zorluğu üzerine.

 

 





 

bu başına oturduğum kaçıncı mektup bilmiyorum. yaşayan ve ölmüş pek çok kişiye yazmam gereken şeyler var. kafamın çöplüğünde uyuyorlar. ne onları kaldırıp atmaya ne de iyi bir şeylere dönüştürmeye gücüm var. 
ama bir yerden başlamalıyım öyle değil mi? bana zaman zaman eğer bir sorunu çözemiyorsam etrafından dolanmam söylenir. şu anda da farklı bir şey yapmıyorum aslında. mektup yazamamak üzerine bir şeyler karalıyorum.


iletişimi tek taraflı ama tacizkar da olmayan bir şekilde sunduğu için seviyorum sanırım mektup yazmayı. bir de bence insanlar birbirlerini pek dinlemiyorlar ama birine mektup yazsanız mutlaka okur gibi de geliyor. bilmiyorum, her zamanki kerizliğim belki de.


ilk mektubumun sahibi anneannem olacaktı, burada o halen hayattayken yazdığım bir mektup da var aslında. ikinci mekupta ona hayatın onsuz ne kadar sıkıcı olduğundan, tek başımayken alamadığım kararlardan, onlar gittikten sonra bir daha hiç greyfurt yiyemediğimden, altına giremediğim ve kaldıramadığım taşlardan bahsetmek istiyordum. ama yapamadım. o artık hayatta değil ve hiçbir şeyin anlamı yok. mektup yazmanın da ona yazdığım mektupları kendim okuyacak olmanın da.


eğer bir mektup yazabilsem ona şunları söylemek isterdim. 

"anneanne, seni çok özlüyorum. bazen seni çok özlediğimde içimden benim için kuş uçurur musun diye soruyorum. beni hala duyduğuna inanmak istiyorum çünkü. keşke bunu bilebilmenin bir yolu olsaydı... sen yokken yeni bir kente taşındım, birilerini terk ettim, birkaç sınav kazandım ve içimdeki boşluk duygusu hiç geçmedi. sanırım bunun geçebilen bir şey olduğuna inanmaktan vazgeçiyorum yavaş yavaş. 

kızınla aramız hala aynı. karmaşık. ve bu konuyu artık eskisi gibi deşmek istemiyorum. aslına bakarsan kendimle ilgili hiçbir konuda artık heyecanlanmıyorum. bunun ne anlama geldiğini bilirsin; kabuk değiştirme vakti. neyse ki, bu konuda iyiyiz hala.


anlattığın ve ezberimde olan masalları başka insanlara anlatmaya karar verdim. çok beğendiler, favorileri hala al yazmanın oyası. arkaya türküyü de açınca gerçekten etkileyici oluyor yalan söyleyemem ama ben hala bana bu hikayeyi yaylada ikimiz çardakta otururken ilk anlattığın haliyle seviyorum. gökyüzü ve bulutlar büyümüş gibi gelmişti o zaman bana. artık öyle hissetmiyorum. insanların gözlerinde de aynı büyümeyi arıyorum sanırım.


seni ve dedemi de çok arıyorum. siz gittiniz ve içimdeki çocuğa ait kocaman bir parça hiç gelmemek üzere koptu. ve orayı inan neyle doldurabilirim bilmiyorum. burada olmana ve bunun hakkında konuşmaya o kadar çok ihtiyacım var ki. ölmez otuna, panomda asılı fotoğrafına ve kuşlara tutunacağım.


yeniden görüşebilmek dileğiyle."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iki kabus.

bir. elli yaşındayım. otuzlarımın başında, sırf  yalnız kalmamak için makul bulduğum bir adamla evlenmişim. adam kel ve göbekli ama benim se...