İşte bana hayatın bir şölen olduğunu hatırlatan şeylerin bir listesi:
*Barış Bıçakçı'nın Sinek Isırıklarının Müellifi romanı.
*Before üçlemesi. "Gerçek" aşkın dümdüz akıp giden bir nehir değil de o nehirde boğulmamaya çalışmak olduğunu anlamak. Benden başka birilerinin de zaman mevhumuna bu kadar takıntılı oluşu.
*Hikmet'in Bilge'ye mektubu.
*Niğde Gazozu.
*Cortazar'ın Seksek'i. Hayatta oyun oynamaya halen değer veren birilerinin olduğunu bilmek.
*Aziz Paul Yolu. O yolda yürüyebilme ihtimalimiz. Güneş'ten yanan tenlerimiz ve Hür İnsan şiiri.
*Sait Faik'in öyküleri. Bir "Hişt, hişt" sesi yoksa ne fena..
*Arkadaşlar. Başka cümle etmeye gerek var mı? Onlar seçtiğimiz ailelerimiz değiller midir?
*Konsere gitmek; kalabağın büyüyerek tek bir insan olması. Yusuf bey, belki de konserden çıkmış insan diye bir tanımımız vardır.
*Okuduğumuz romanların kahramanlarına özenip listeler yapabilmek. Sahi, hala umut var mı bizden?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder