3 Mart 2018 Cumartesi

23




Yaklaşık üç saat önce yirmi üçüncü yaşımın ilk gününü bitirdim. Yirmi ikinci kez mum üfledim. Sayısını bilmiyorum tuttuğum dileklerin. Her sene söylerdim dileğimi umarsızca. Bu sene kendime sakladım. Bu yazıya neden başladım bilmiyorum ama tahminim son yaşımın ağırlığı ve bana kattıkları olabileceği yönünde. Yaşadıklarıma daha bir kıymet verir oldum. Kendimi önemsemeye mi başladım ne? Hayırdır, neler oluyor bana?

Her neyse ufak bir karşılaştırma yapacak olursam koptuğum, partilediğim anlar beşte bir oranında azdı bu sene; geçen seneye göre. İlginç. Ne ara bu kadar değiştim ve ne ara bunu huzurlu bulmaya başladım ben de bilmiyorum. Emekli gibi yaşamaya başladım diye nazire yapsam da bugünkü şekersiz, beyaz unsuz kekim ve candan arkadaşlarla tabu oynayarak yeni yaşımı kutlamak bir süre sonra gelenleri tanımayacağım kadar kalabalık bir ortama dönüşen o eski partilerden iyi geldi bana. Bunu itiraf etmenin kolay olmadığını da söyleyebilirim. Çünkü fark edebileceğiniz gibi; ALIŞKIN DEĞİLİM. Hala iyi ya da kötü aniden bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum. Huzura ve stabiliteye alışmak zaman alıyormuş bunu anladım.

Bir kişi gitmeye başlayınca herkes gitsin, ne olacaksa olsun isteyebiliyormuş insan onu da anladım. Yalnız da konsere gidilebilirmiş, yalnız yürünebilirmiş. İnsan duvarlarını yıkıp sadece iyiliği paylaşmadan kötüsünü, içinin katranını da akıtabilirmiş. 

En yakını gidebilirmiş, Bunun için kızmak, küsmek manasızmış. En yakınının şimdiki zamanına iştirak şart değilmiş. Dostluk bitirebilmeyi de içeriyormuş. En yakını gidince gereksiz kim varsa gitsinler istiyormuş insan. Gitsinler de evi havalandırayım çarşafları değiştireyim diye geçiriyormuş usundan.

Her şeye rağmen gelenek önemliymiş. Yılın aynı günlerinde gelen çok yılladır devam eden şeyleri çocuk gibi sevinerek beklemekmiş hayat... Her şeyle sevgiyle başa çıkabilirmişiz; sevgisizliğin bile hatta en çok sevgisizliğin.

İnsan benzeriyle kaimmiş. Ona ait olunca güzelmiş; abartmadan usul usul çiçek sever gibi bakmak gerekiyormuş ama. Yoksa ipin ucu kaçıyormuş. İpin üstünde yürümek gibi...

Hayat, ben senin beni sobelemeni seviyorum. Elinden geleni ardına koyma. Öğret bana bir bir; neyin varsa. Ama dikkat et dizlerim kanamasın olur mu?


04.03.2018  03:48
🌸

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iki kabus.

bir. elli yaşındayım. otuzlarımın başında, sırf  yalnız kalmamak için makul bulduğum bir adamla evlenmişim. adam kel ve göbekli ama benim se...